TASARIM ve EKONOMİ Algun Çuhadar

Temmuz 8, 2020

|

Kategori:

Tasarım gizemli bir konudur. Ne olduğunu hem bilir hem de bilmeyiz. Gördüğümüz güzel bir otomobil herhalde birilerince tasarlanmıştır. Kimdir bu birileri? Neden paramız olsa bu otomobili satın almak isterdik. Biz neden böyle otomobiller tasarlamayız? Bin yıllık Çin kayıtlarına göre çevrelerindeki Türk boylarından birisi “Arabacılar” diye anılırmış. Ancak onlar Büyükadada hizmetlerine son verilen arabacılardan farklıymış. Çinlilerin vermiş olduğu bu isim kullandıkları değil ürettikleri arabalardan dolyı imiş. Çinlilere göre, o günkü Dünyanın en büyük ve en güzelleri imişler.

Şimdilerde de bir araba (yani otomobil) üretme projemiz var. Tasarlamak için belki Çin ve İtalyan Pinin Farina ile birlikte çalışacağız. Bu Pinin Farina kim ki araba dahi üretmeden araba satabiliyor? Zamanında hayli vahşi olan kuzey İtalyanlar ve komşuları İsviçreliler Roma imparatorluğunun arabacıları imiş, başta savaş arabası olmak üzere, çeşitli arabaları düşünür, yapar ve bir işçilik ücreti karşılığında satarlarmış. İşte Pinin Farina, Ferrari, Lamborghini vb.nin kökenleri bunlarmış. Daha geç bir dönemde Cermen, Frank gibi komşu vahşilere de öğretmişler.  Şimdi Roma savaş arabasından Lamborgini’ye kadarki tüm ara malları incelersek tasarımın nasıl bir şey olduğunu açık seçik olarak görürüz. Savaş arabasının teknik resmi var mıydı? Yoktu. Lamborghini’nin son modeli bilgisayarda mı tasarlandı? Hayır, normal kağıt üzerinde kara kalemle tasarlandı (ayrıntıları bilgisayar başındakilere yıkılmış olsa da). Sonuç olarak bir kağıt ve kalemle büyük ekonomik değerler yaratılabiliyor.

Sonra bir de gelelim Mimar Sinan’a. Su kenarına bina nasıl yapılır? Bgünkü deneyimimiz ile hafriyat yapılır, yani arazi düzlenir, çok modern isek temele kazık da çakarız, üstüne binayı yaparız. Herşeye tepeden bakan Batı, konu Mimar Sinan olunca neden yukardan aşağı değil de aşağıdan yukarı bakar? Çünkü Sinan yerde bir çizim yapar, koskoca binayı suni bir set üzerinde kurar. Anlayan herkesin merak ettiği örneklerini Üsküdar ve Eminönünde tüm dahiyane ayrıntıları ile bugün de inceliyebiliyoruz. O zamanın mimari şampiyonu Venedik bunu becerebilseydi bugün ikidebir suya batmayacaklardı. Gerçek tasarımcı suyun şakası olmadığını bilir.

Bir de Alman Rudolf Dizel var, dizel motorunun tasarımcısı. Benzinli motor havayı sıkıştırır, içine benzin püskürtür ve çakmakla ateşlerdi, hala da öyledir. Rudolf ısı tekniği dersine giriyordu üniversitede. Hocası dedi ki, çok sıkıştırılan şeyler patlar ve yanar. Rudolf evde düşündü, niye çakmakla (adı buji) ateşliyoruz ki, ben patlayana kadar sıkıştırırım, böylece motor kendi işini kendi görür. Komşuda M.A.N. firması vardı, eski arabacı İsviçrelilerin lisansı ile benzin motoru üretiyordu. Onlara sunum yaptı, güldüler.  Peşini bırakmadı, siz bana yer verin, hurdalarınızı kullanayım, para da istemem dedi. Firmanın hala aklı yatmadı, biraz da para bul öyle gel dediler. O zamanların en zengini demircilik yapan Krupp firması idi, onlra gitti, dediler ki para yok ama malzeme bizden olsun, sen M.A.N. de çalış, gerçekten bir şeyler bulursan bedava lisans isteriz. Sonunda Rudolf denilenlenleri yaptı ve deneye yanıla 2 yıl içinde ilk dizel prototipini gerçekleştirdi. M.A.N. ve Krupp bedava lisansı aldılar, Mercedes hemen geldi, büyük para vererek bir lisans hakkı da o elde etti. Bugün tüm Dünya otobüsleri, bir bölüm otomobil ve tren ve tüm gemiler dizel motoru ile çalışıyor, Mercedes Dünyada bir numara, M.A.N hemen arkasında, büyük tasarımcı Rudolf Dizel ise projeyi gerçekleştirmek için çektiği acılar sonucu intahar etti.

Aslında bu konu çok büyük ve önemli, bu yazı belki devam edecek, şimdi bugünlük son olarak

Amerikaya tasarımı getiren kişi Raymond Loewy’den bahsedelim. Aslen Fransız olan Raymond Birinci Dünya Savaşı sonrası Amerikaya göç ettiğinde sağlam fakat hayli çirkin mallar üreten bir ülke buldu. Örneğin T-modeli Ford İtalyan arabacılarının estetiğinden yoksun olduğu gibi, tek renk siyah üretiliyordu. Raymond kolları sıvadı ve Amerikayı nefes kesen güzel mallar ülkesi yaptı. İkinci savaş sonrası Amerikaya giden Avrupalılar “Amerika, sende herşey daha iyi” sloganını ürettiler. Birbirinden güzel ve pratik otomobiller, kamyomlar, otobüsler ve trenler Amerikayı süsledi ve ihracat şampiyonu yaptı. 40lı yıllarda Ankara belediyesi aynı zamanda İsviçre ve Amerikadan kent içi hizmet otobüsleri satın aldı. İsviçre otobüsleri müzeden çıkmış bir dinozor tasarımı sergilerken (hepsi belediye deposundaki büyük yangında yandı) Amerikan otobüsleri havalı süspansiyonları (bir ilk), zemin altı motorları (bir ilk), alüminyum kasaları ile  uzay çağı tasarımını haber veriyordu.  Son bir not olarak bu otobüslerin dizel motorlarının Rudolf Dizel lisansı ile Detroit deki “Detroit Diesel” fabrikasında üretilmiş olduğunu belirtelim.

Algun Çuhadar

Paylaşın

İlişkili Makaleler

Kıbrıs Sorunu İçin Doğal Çözüm*

About Author

admin