1.Şangay İşbirliği Örgütünün Oluşumu ve Gelişimi……4
1.1.Şangay Beşlisi………………………………….5
1.2.Şangay İşbirliği Örgütü…..………………..7
2.Amacı………………………………………………..9
3.Üye Ülkeler…..………………………………….10
3.1.Çin Halk Cumhuriyeti…………………..…10
3.1.1. Ekonomi .……………………………………11
3.2.Rusya…………………………………………….13
3.2.1.Ekonomi..……………………………………14
3.3.Kazakistan..…………………….…………….16
3.3.1.Ekonomi.……………………………………17
3.4.Kırgızistan…..……………………………….18
3.4.1. Ekonomi……………………………………18
3.5.Tacikistan.……………………………………19
3.5.1. Ekonomi……………………………………19
3.6.Özbekistan ………………………………….19
3.6.1. Ekonomi.…………………………………20
4.Örgütünün Kurumsal Yapısı……………22
5.İşbirlikleri….…………………………………23
5.1.Güvenlik İşbirliği…………………….….23
5.1.1. Bölgesel Anti- Terör Ajansı………..24
5.2. Ekonomik İşbirliği .……………………25
5.2.1.Ortak Para Birimi…………………….27
5.2.2. Orta Asya Devletlerinin Beklentileri…28
5.3. Kültürel İşbirliği ………………………32
6. Değerlendirme…..……………………….33
7. Kaynakça…………………………………35
Giriş
Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO,ŞİÖ) , Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bölgede oluşan boşluğu doldurmak amacıyla Asya’nın iki büyük ülkesi olan Çin ve Rusya’nın önayak olmasıyla bölgede bütünleşme adına kurulmuştur.
Şanghay İşbirliği Örgütü emin adımlarla Avrasya hinterlandında güçlü bir yapıya doğru gitmektedir. Sınır ihtilafları çözme gayesiyle bir araya gelen Kazakistan, Rusya, Çin, Tacikistan ve Kırgızistan, günümüzde Özbekistan’ı da aralarına alarak, ortak çıkarları çerçevesinde güvenlik konusundan ekonomik meselelerine kadar ortak platformda bir araya gelmeyi başarmışlardır.
Özellikle, NATO’nun Doğu’ya doğru nüfuzu ile Şanghay İşbirliği Örgütü’nün önemi artma meyli göstermektedir. Orta Asya devletleri bölgedeki jeopolitik hareket alanlarını genişletme açısından, BM güvenlik Konseyi üyesi ve yakın kıta havzasında yer alan bölgesel güç niteliğindeki Çin ve Rusya ile işbirliklerini her düzlemde sürdürmek mecburiyetindedirler.
1. ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NÜN OLUŞUMU
Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 6 tam üyesi, 4 gözlemci ülkesi ve 2 tane diyalog ortağı vardır. Üyeleri; Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dır. Gözlemci ülkeler; Moğolistan, Hindistan, Pakistan ve İran’dır. Diyalog ortakları; Belarus ve Sri Lanka’dır. Şanghay İşbirliği Örgütü adını ilk toplandığı yerden Şanghay’dan almaktadır. Çin, Rusya,Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’nın 1996’da oluşturdukları yapılanmadır.
26 Nisan1996’daŞanghay’datoplanan beş ülkenin Sınır Bölgelerinde Askeri Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşmasının imzalanmasıyla Şanghay Beşlisi Kurulmuş oldu.
Başta beş ülkenin sınır anlaşmazlıklarına çözüm getirmek için toplanmasıyla oluşturulan Şanghay Beşlisi, Özbekistan’ın gözlemci olarak katılmasıyla ilk önce foruma ve daha sonra Özbeklerin 2001’de tam üyeliği ve Türkmenistan’ın gözlemciliğiyle Şanghay İşbirliği Örgütü’ne dönüşmüştür. Şanghay İşbirliği Örgütü adı altında yeni bir oluşum olan Şanghay beşlisi mahiyetini büyük ölçüde değiştirmiştir. Artık örgüt sınır anlaşmazlıklarından ziyade güvenlik ve ekonomi konularını ele almış ve bu konularda çalışmalar yapmıştır. Üyeler artık birbirlerine karşı daha açık politikalar izleyecek ve güvenlik konularında daha güçlü bağlarla birbirlerine bağlanacaklardı. Bu amaçla her yıl devlet başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen toplantılarda çeşitli anlaşmalar yapılmış örgüt sıkı bir işbirliğine dayanan kurumsallaşmaya varmıştır. (Mümtaz’er Türköne, 2009: 696) ŞİÖ, 2004’te Moğolistan’a, 2005’te Pakistan, Hindistan ve İran’a gözlemci statüsü verdikten sonra 10 ülkeden oluşan bölgesel ekonomik ve güvenlik işbirliği örgütüne dönüşmüştür. Örgüt bu genişlemelerle birlikte Asya bölgesini büyük oranda temsil etme özelliğine sahip olmuştur. Birbirlerine sınır olan ülkelerin örgüte gözlemci ya da tam üye katılmasıyla birlikte Asya bölgesinde kenetlenmiş büyük bir örgüt ortaya çıkmıştır. 37milyon km² alana sahip olan örgüt Avrasya’nın % 74’ünü oluşturmaktadır. Aynı zamanda Nüfusu 2,7 milyar olup dünya nüfusunun % 40’ını oluşturmaktadır. Örgütte, BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinden ikisi, yani Çin ve Rusya yer almaktadır. Dünyada stratejik nükleer silaha sahip olan ülkelerin (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore, İran) yarısı bu örgütte yer almaktadır. Örgüt üyeleri zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına, belli düzeyde teknolojiye ve nitelikli insan kaynağına sahip olmakla birlikte enerji alanında birbirini tamamlayıcı ilişkilere sahiptir. Çin’in örgüte üye ülkeler arasında serbest ticaret alanı oluşturmak ve ekonomik entegrasyon projesi vardır. Bu proje gerçekleştiği takdirde 2020 yılında örgütün gayri safi yurtiçi hâsılası dünyanın %30’unu teşkil edecektir. Yani örgüt dünyanın en büyük güvenlik ve ekonomik örgütü olmaya adaydır (Erkin Ekrem: 2006)
1.1.- Şangay Beşlisi
Şangay Beşlisi ilk toplantısını 26 Nisan 1996 tarihinde Çin’nin Şangay Şehrinde Devlet Başkanları düzeyinde gerçekleştirmiştir.
Bu toplantıda görüşülen ilk ve önemli konu bu ülkelerin sınır uyuşmazlıklarının çözümü ve sınır bölgelerinde güvenlik ortamının sağlanması olmuştur.
24 Nisan 1997 tarihinde Moskova’da yapılan ikinci zirve toplantısında ise, sınır bölgelerindeki askeri kuvvetlerin azaltılmasından, askeri konularda bilgi değişimine kadar birçok alanda güvenlik tedbirlerinin alınması kararlaştırılmıştır.
Beşlinin, 3 Temmuz 1998 tarihinde Kazakistan’nın Almatı şehrinde yapılan üçüncü zirve toplantısı ile Örgüt, sınır ve güvenlik meselelerini ele alan bir teşekkül olmaktan çıkmış ve ekonomik işbirliğini de içine alan geniş bir alanda faaliyet gösteren uluslar arası bir teşkilat haline dönüşmüştür. Bu zirvede taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmamaya, problemlerini barışçı yollarla çözmeye, etnik ayrımcılığa ve terörizme, uyuşturucu ve silah kaçakçılığına karşı birlikte mücadele etmeye, ekonomik ilişkilerini geliştirmeye karar vermişlerdir.
Şangay Beşlisi’nin, genel anlamda daha önce alınan kararların teyit edildiği dördüncü zirvesi 25 Ağustos 1999 tarihinde Kırgısiztan’nın başkenti Bişkek’te yapılmıştır. Ayrıca, karşılıklı çıkarlar da dikkate alınarak ekonomik ve ticari alanda işbirliği alanlarının geliştirilmesi konusu bu toplantıda dile getirilmiştir.
Beşinci zirve Toplantısı ise 5 Temmuz 2000 tarihinde Tacikistan’nın başkenti Duşanbe’de yapılmış ve Örgütün adı Şangay Formu olarak değiştirilmiştir. Bu toplantıda da, ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi kararı alınmış, buna ilaveten, ülkeler birbirlerinin hükümranlık haklarına saygılı olacağı, hiçbir surette birbirlerinin iç işlerine karışmayacaklarını teyit etmişlerdir. Bu çerçevede Çin’nin Doğu Türkistan ve Rusya’nın Çeçenistan politikalarını desteklediklerini ifade etmişlerdir.
1.2. Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)
15 Haziran 2001 tarihinde yapılan zirvede Şangay Formu, Özbekistan’nın da katılımı ile Şangay İşbirliği Örgütü’ne dönüştürülmüştür.
Şangay da yapılan bu toplantıya altı üye ülkenin Devlet başkanları imza koymuşlar, ortak sınırların güvenliği için 1996 yılında başlayan süreç, beş yıl sonra, geniş bir alanda işbirliğini amaçlayan yeni bir uluslararası örgütün oluşmasına yol açmıştır. Ayrıca bu toplantıda imzalanan diğer bir belge olan; Terörizm, Ayrılıkçılık ve Ekstremizmle Mücadeleye İlişkin; Şangay Konversiyonu olmuştur. Buradaki terör ve ekstremizm kavramları Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan tehdit eden radikal İslamcı akımları ayrımcılık ise Çin’den ayrılmak isteyen Doğu Türkistan ve Rusya Federasyonu içinde bağımsızlık mücadelesi veren Çeçenistan ifade etmektedir. Bu konversiyon neticesinde ŞİÖ’nün ilk kurumsal organı olarak Bişkek’te Anti-Terör Merkezi kurulması kararlaştırılmıştır.
11 Eylül saldırılarının ardından, ABD’nin uluslararası terörizmle mücadele ve demokrasi getirme sloganlarıyla Afganistan’ı işgal etmesi, müteakiben bazı Orta Asya Ülkeleri ile askeri işbirliğini geliştirmesi ve nihayet bölge ülkelerinin iç işlerine karışmaya kadar ileri gitmesi Rusya, Çin ve Özbekistan başta olmak üzere bölgede ABD karşıtlığını dizginlemiş ve bu ülkelerin kendi aralarındaki işbirliği arayışını daha da kuvvetlendirmiştir. Bu kapsamda, Üye ülkelerin toprakları ŞİÖ toprakları olarak ilan edilmiş ve ABD’den Orta Asya cumhuriyetlerinde bulunan üsleri kastedilerek ŞİÖ topraklarındaki askerî üslerin boşaltması istenmiştir.
7 Haziran 2002 de St. Petersburg’da yapılan zirvede; Şanghay İşbirliği Örgütü’nün ana tüzük belgesi, bölgesel anti-terör merkezi kararı ve zirve deklerasyonu imzalanarak, kurumsallaşma yolunda önemli bir adım atılmıştır. Hükümet Başkanları Kurulu, 23 Eylül 2003 tarihinde Pekin de, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 2004 yılı bütçesini onaylamışlardır.
Ayrıca bu toplantıda, bölgesel ekonomik işbirliğinin derinleştirilmesi ve Örgütün daimi organlarının kurulması konuları görüşülmüş, üye ülkeler arasında çok taraflı ticari ve ekonomik işbirliği programı kabul edilmiş, bölgesel anti-terör biriminin yönetim kurulu oluşturulmuş ve ortak bir bildiri yayınlanmıştır.
17 Haziran 2004 tarihinde Özbekistan’nın başkenti Taşkent’te yapılan Devlet Başkanları zirvesinin ana teması somut eylem ve açıklık olmuştur. Bu zirvede liderler, Örgütün gözlemci statüsü ve üye ülkeler arasındaki yasa dışı uyuşturucu trafiği ile mücadele konularında anlaşmaları kabul etmişlerdir. Ayrıca, üyeler 15 Haziran ŞİÖ günü olarak benimsemişler ve Taşkent Deklarasyonunu yayınlamışlardır. Zirvenin hemen arifesinde Örgütün bölgesel anti-terör birimi Taşkent’te faaliyete geçmiş ve BM, AB ve diğer bağımsız uluslararası örgütlerin temsilcileri burada yer almışlardır.
Ayrıca, Afganistan ve Moğolistan Devlet Başkanları da zirveye katılmışlardır. Yine bu zirvede, Moğolistan’nın talebi kabul edilerek, bu ülke Örgütün ilk gözlemci üyesi olmuştur. Örgütün 2005 yılı Devlet Başkanları zirvesi 5 Temmuz da Astana da yapılmıştır. Zirveye altı üye ülkenin devlet başkanları katılmıştır.
2. AMACI
Kuruluş aşamasında her ne kadar terörizm ve bölgesel ayrılıkçı hareketlerle mücadele edecek olan bir güvenlik grubu olarak algılanmış olsa da; Örgüt, 2001 yılından bu yana hedef ve kapsamını genişletmiş, bölgesel ekonomik güç olma yolunda, kendi bünyesindeki sosyal gelişimi de hızlandırarak dikkate değer mesafeler kaydetmiştir (Zeyrek,2010:2). Örgütün amaç, prensip, yapı ve işleyişini bildiren ŞİÖ Beyannamesi,
Haziran 2001’de Saint Petersburg Zirvesi’nde imzalanmıştır. ŞİÖ Beyannamesine amaçları, üye ülkeler arasında güveni ve dostluğu ilerletmektir. Buna paralel olarak üye ülkelerin ekonomik, siyasal, kültürel ve askeri bağlarının güçlendirilmesi de beyannamede belirtilen temel amaçlar arasındadır (Lukin’den aktaran Ozan Örmeci, 2011). Örgütün Pekin Zirvesi’nden (2003) itibaren üyeler arasındaki askeri ve ekonomik bağları güçlendirmek amacıyla somut adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda 2003’te ekonomik antlaşmalar imzalanmış, 2004’te örgütte ilk kez bütçe hazırlanmış, 2005’te yapılan çağrı ile Özbekistan’daki Amerikan askeri varlığına tepki gösterilmiş ve gücün bölgeden uzaklaştırılması, 2007’de ise altı üye ülkenin orduları Ural dağlarında“Barış Misyonu 2007” adlı bir askeri tatbikat düzenlemişlerdir (Örmeci 2010). Dünya petrol üretim ve kullanım pazarının yarısından fazlasını elinde bulunduran Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan’ın gözlemci olarak bulunduğu örgütün örtülü amacı ise ABD’ye karşı etkili bir kutup oluşturmaktır. ŞİÖ, askeri ve diplomatik ilişkilerin çeşitlendirilmesinin yanında, ticaret, kültür ve bölge güvenliği alanlarındaki işbirliğini de artırmayı amaçlamaktadır. Özellikle bölge güvenliği konuşsunda, ŞİÖ üyeleri düzenli olarak uluslararası güvenlik konjonktürü gibi meseleleri ele alıp görüşler sunulmaktadır.
Bundan çıkarılacak sonuç, ŞİÖ ülkelerinin ortak tehdit algılamaları ölçüsünde, bölgeye yönelik saptanan tehditlere karşı koyma ihtiyacını ifade etmekte olduklarıdır. ŞİÖ’ nün bölge güvenliği hususlarına verdiği önem, üye devletlerin, devlet başkanları düzeyinde gerçekleşen yıllık toplantıların yanında, savunma bakanları düzeyinde de bu tür zirvelerin düzenlenmesi konusunda mutabakata varmış olmalarından anlaşılmaktadır .
(Can Zeyrek, 2010)
Sağlanmış olan bu mutabakatı somutlaştırmak amacıyla, daha sık olarak ortak tatbikat ve askeri eğitim programlarının tertiplenmesi yönündeki talepler üye ülkeler tarafından dile getirilmektedir. Aynı şekilde, barış operasyonlarında bilgi değişiminin sağlanması, bölge güvenliği konusunda ortak konferansların düzenlenmesi ve farklı değişim programlarının hayata geçirilmesi gibi gündem maddeleri de ŞİÖ üyeleri tarafından gerekli görülmektedir (Zeyrek,2010:4).
3. ÜYE ÜLKELER
3.1. Çin Halk Cumhuriyeti
Çin Halk Cumhuriyeti, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülkesidir. Güney Doğu Asya’da yer alır. Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan’dır. Ülkede pek çok dine inanan insan yaşamaktadır. Bu dinlerden en yaygın olanları; Konfüçyüzm, Budizm, Taoizm, İslamiyet’tir.
Ülkede 20 Eylül 1954 tarihli bir anayasa ile komünizm idaresi kurulmuştur. İktidara ülkenin tek siyasi partisi olan Komünist Parti hakimdir. Ülkede yaşama ve yönetim 1227 üyeli senede bir defa toplanan Milli Halk Kongresinin elindedir. Seçmen yaşı 18’dir. Senede bir gün toplanan Milli Halk Kongresinin yürütme meclisi olan Daimi Komisyon veya Devlet Meclisi, Kongre üyeleri tarafından kendi aralarından seçilen bir başkan, 13 temsilci, bir genel sekreter ve 65 milletvekilinden teşekkül eder. Yürütme yetkisi başbakan, 12 temsilci, 32 bakan veya bakan seviyesindeki komisyon başkanları ve genel sekreterden teşekkül eden hükümete aittir. Yürütmenin bir kolu olan devlet başkanı kongre tarafından dört yıl için seçilir. İdari bakımdan 28 eyalete ayrılmış olup, bunların 5’ini muhtar eyalet, 21’ini eyalet ve 2’sini de birer şehir olan iller teşkil eder.
3.1.1. Ekonomi
Tarım: Ekonomik bakımdan az gelişmiş, fakir ve dolayısıyla refah seviyesi çok düşük bir ülkedir. Ekonomisi tarıma dayalı olan ülkede, komünizm idarelerinin her yerde uyguladığı gibi, arazi, tarım araçları, fabrika, işletmeler tamamen devlete aittir. Ülke yüzölçümüne nispeten az olan ekime elverişli topraklarda ürettiği besin miktarı bakımından dünyada başta gelen ülkelerden olmasına rağmen kendi ihtiyacını karşılayamaz. Yetişen önemli tarım ürünlerinden pirinç, mısır, arpa, darı, soya fasulyesi, fıstık, ceviz, şekerkamışı, tütün başta olmak üzere her çeşit meyvenin yetiştirildiği ülkede pamuk, kenevir önemli tarım ürünleridir.
Ormancılık: Orman ürünleri oldukça fazla olup, bu hususta dünyanın önde gelen ülkelerindendir. Dünya devletlerine nispeten üretim çok olmasına rağmen, kendi ihtiyacını karşılamaya yetmez. Bu sebeple köylerde bambu ağaçları kullanılmaktadır.
Hayvancılık: Kuzey ve kuzeybatıdaki step bölgelerde daha yaygındır. Küçük ve büyükbaş hayvanlardan, at, deve, eşek en çok yetiştirilen hayvanlardandır. Doğu Türkistan, Şing-Hay ve İç Moğolistan’daki halkın geçim kaynağı hayvancılıktır.
Çin denizlerinde 1500’den fazla balık çeşidi bulunur. Senede ortalama 8,5 milyon ton civarındaki balık, ülke halkının en önemli protein kaynağıdır.
Pek fazla zengin olmayan maden kaynakları çok iptidai olan teknoloji sebebiyle yeteri kadar işletilememektedir. Ürettiği petrol, ülke ihtiyacını karşıladığı gibi ihraç da edilir. Halkının refah seviyesi, son derece düşük olmasına rağmen, yapılan yatırımlar, nükleer bomba, suni peyk, bilgisayar, askeri araç ve gereç imali yönünde yapılmaktadır. Bu yöndeki sanayi yatırımlarında büyük ölçüde dış yardım kullanılmaktadır. El sanatları dünyaca meşhur olan bir ülkedir. Bilhassa ipekçilik, porselencilik, oymacılık ve benzeri el sanatları son derece ileridedir.
Ticaretinde, ithalatı ihracatından daha önemlidir. Pamuk, çay, ipek, porselen ihraç ettiği ürünlerin başında gelir. İthal ettiği malların başında ise makine ve sanayi mamulleri ile buğday ve diğer gıda maddeleri yer alır.
Ulaşım: Çin’de kara ve demiryolu ulaşımına büyük önem verilmiştir. 982.243km’yi bulan karayolunun % 83’ü asfalttır. Küçük üretim birimlerine bağlanan yerel hatlarla birlikte demiryollarının uzunluğu 64.960km’yi bulmaktadır. Akarsuların büyük bir kısmında ulaşım yapılabilmektedir. En işlek akarsuları Yongtzo, X’i Huai ve Huang ırmaklarıdır. Uzun bir deniz kıyısı olan Çin’in 20 kadar açık deniz limanı vardır. Engebeli bir araziye sahip olan Çin’de en uygun ulaşım hava yoludur. Ülke çapında 80 hava alanı vardır.
Rusya Federasyonunun siyasî rejimi, Sovyetler Birliği dağılmadan önce komünist diktasıydı. Sovyetler Birliği resmen dağıldıktan sonra çok partili ve başkanlık sistemine dayalı parlamenter rejime geçildi. Devlet başkanı halk tarafından beş senelik bir süre için seçilir. Devlet başkanı aynı zamanda silahlı kuvvetlerin baş komutanı ve Güvenlik Konseyinin başkanıdır Devlet başkanı meclisi feshetme yetkisine sahiptir. Parlamento 450 milletvekilinden meydana gelir. Milletvekillerinin yarısı bölgede seçim sistemiyle, diğer yarısı parti listelerinde nispi seçim sistemiyle seçilir.
Ayrıca Rusya Federasyonunu meydana getiren 89 üye bölgenin ikişer temsilcisinden meydana gelen 178 üyeli Federasyon Konseyi vardır. Federasyon Konseyi, devlet başkanı tarafından feshedilemez. Konsey, meclisten geçen yasaları ve devlet başkanının sıkıyönetim yasasına ilişkin kararlarını onaylar.
3.2.1. Ekonomi
Rusya Federasyonu’nun ekonomisi tarım, sanayi, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kurulan Rusya ve diğer cumhuriyetlerde büyük bir ekonomik kriz yaşanmaktadır (1994).
Tarım: Geniş Sovyet toprakları ilk bakışta ülke için avantajlı bir durum gibi gözükür. Fakat tam aksine bu durum ve buna ilave olarak, aşırı iklim şartları ve verimli sahaların azlığı ülkenin ciddî bir problemidir. Rusya’da verimli topraklar pek azdır. Kuzey bölgelerdeki verimli alanlar ise, yağış alıyorlarsa da yağış mevsimi çok kısa sürer. Ekonomi bu yüzden ABD ekonomisinden daha güçsüzdür ve bazı alanlarda ABD’ye bağlıdır.
Sovyet topraklarının sadece % 10’una yakın bir bölümü tarıma müsait durumdadır. Mevcut ekili alanlar, çayırlıklar, otlaklar ve meyve-sebze bahçeleri ülkenin ancak % 27’sini örtebilmektedir. Ülkenin esas verimli bölgesi ortada olup, “Verimli Üçgen” şeklinde nitelenebilecek bir sahadır. Üçgenin tabanı Leningrad-Odesa hattı ve tepe noktası Altay Dağları’dır. Sibirya’da da küçük alanlar vardır. Başlıca tarım ürünleri arpa, çavdar, buğday, şekerpancarı, patatestir.
Endüstri: Rusya Federasyonu, sanayisi gelişmiş ülkeler arasında yer alır. Başlıca endüstri alanları çelik, makine, makine aletleri, çimento, kağıt, kimyevî maddeler ve otomobildir. Ülkede sanayinin gelişmesini büyük ölçüde maden kaynakları sağlamıştır. Dünya demir rezervinin yaklaşık % 40’ı buradadır. Ayrıca zengin kömür ve potasyumlu tuz yatakları mevcuttur. Ağır sanayi endüstri merkezlerinden ziyade demir ve kömür rezervlerinin bulunduğu bölgelerde gelişmiştir.Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya Federasyonu, ayrılan diğer cumhuriyetler ve bütün dünya devletleriyle ticaret yapmaktadır. Kürk endüstrisi ülkede bir hayli gelişmiştir.Astragan(Karakul boyunu derisi) dahil kürk ihracatı çok önemlidir. Özellikle samur ve vizon kürkleri.
Ormancılık:Ülkenin Avrupa bölümünde çam, köknar ve meşe, Sibirya tarafında sedir, karaçam ve köknar ormanları yer alır. Ormancılık ekonomide önemli yer tutar. Dünya kereste üretiminin, takriben % 20’sine yakın bir bölümü Rusya Federasyonuna aittir. Kereste rezervlerinin %80’den fazlası Sibirya bölgesinden elde edilir.
Hayvancılık: Rusya’da hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Tabii otlaklarda, sığır yetiştiriciliği yaygın olarak yapılır. Ülkenin Avrupa topraklarında ve batı Sibirya’nın bir bölümünde özellikle sütçülük gelişmiştir. Küçükbaş hayvan besiciliği ve tavukçuluk yaygın olarak yapılır.
Balıkçılık: Rusya Federasyonu, Atlas ve Büyük Okyanusa kıyıları olması sebebiyle büyük balıkçılık filolarına sahiptir. Karadeniz’le Aral ve Hazar Denizi gibi göllerde yapılan balıkçılık önemli olmamakla beraber, en iyi havyar Hazar Denizinden yakalanan Mersin balığından elde edilir. Senelik yakalanan balığın büyük kısmı Kuzey ve Uzakdoğu denizlerinden gelir. Rusya balina avcılığında dünyada Japonya’dan sonra ikinci sırayı almaktadır.
Ulaşım: Ulaşım şebekesi çok gelişmiştir. Demiryolu ulaşımı, karayoluna nazaran daha yaygındır. Demiryollarında hat aralıkları dünya standartlarından daha geniştir. Rus Hava Yolları (Aeroflot) dünyanın en büyük ulaştırma şebekesine sahiptir. Buna rağmen iç seferleri çok düşük olup, ağırlık dış seferlere verilmiştir. Deniz yolu ulaşımı ise oldukça iyidir.
Toplam nüfusu 16,195,000 (61.) kişi olan ülkede etnik yapı çeşitlilik gösterir. Ülke nüfusunun %63’ünü Kazak Türkleri, %24’ünü Ruslar, %3’ünü Özbekler, %2’sini Ukraynalılar, %1,4’ünü Uygurlar, %1,3’ünü Tatarlar, %1,1’ini Almanlar ve %4,5’i diğer milletlerden oluşur.
Rus hükümeti, Kazakların milli şuurunu kaybetmesi için çeşitli çalışmalar yaptı. Stalin döneminde Kazakçadan Arapça ve Farsça kelimeler çıkarılarak bunların yerine Rusça kelimeler konuldu. Günümüzde Kazakçada bulunan bazı kelimeler için Rusça kelimeler kullanılmaktadır. Böylece Kazakça kısa zamanda Rusçanın tesiri altında kalmıştır. Buna sebep, kendi dilini iyi bir şekilde öğrenmeyen Kazak aydınlarının şuurlu veya şuursuzca yazılarında Rusça kullanmaları olmuştur.
Büyük kısmı Müslüman olan Kazaklarda dindarlık derecesi bölgelere göre değişmektedir. Kazakların çoğunlukta bulunduğu bölgelerde dini inanç daha güçlü olup, Kazakların azınlık durumuna düştüğü bölgelerde ise dini inanç zayıftır. Müslümanların çoğunlukta bulunduğu bölgelerde İslami ve milli adet ve örfler hala canlı olarak muhafaza edilmektedir. Bağımsızlığını kazanmadan önce din aleyhtarı propaganda çok güçlü yürütülmekteydi. Kazakistan’da 1948’den bu yana Kazakça 150’ye yakın din aleyhtarı kitap yayınlanmıştır. Kazaklar, Müslüman topluluklar arasında, dillerinde din aleyhtarı kitaplar neşredilen üçüncü ülke durumundadır.
3.3.1. Ekonomi
Ülke ekonomisi tarım, hayvancılık ve madenciliğe dayalıdır. Toprakların büyük bölümü çöl ve dağlarla kaplı olduğu için tarıma elverişli arazi azdır. Bu arazinin büyük kısmı meradır. Kazakistan’da tarım dört bölgede mütalaa edilebilir: 1)Yerleşik zirai bölge: Bölgede özellikle buğday, darı, ayçiçeği ve büyükbaş hayvanlar yetiştirilir. 2) Geçiş bölgesi: Bu bölgede darı yetiştirilir ve koyun beslenir. 3)Hayvan besleme bölgesi: Buralarda koyun beslenir. Aktübe’de ayrıca at ve deve de yetiştirilir. 4)Suni sulama yapılan bölge: Bu bölgede ise sanayide kullanılan pamuk, pancar, tütün, kendir, yağlı tohumlar ve pirinç yetiştirilir.
Kazakistan sanayii madenciliğe bağlı olarak gelişmiştir. Sovyetler Birliğinden ayrılmadan önce, bu ülkenin hammadde ihtiyacının büyük kısmını karşılıyordu. Başlıca sanayi kuruluşları demir, çelik, çimento, gübre, şeker, un, konserve, ilaç, sentetik iplik, röntgen aletleri fabrikalarıdır. Sanayide çalışan işgücünün büyük kısmı kömür madenleri, petrol tesislerinde çalışmaktadır.
Ulaşım: Kazakistan’da ulaşım kara, demir ve hava yoluyla sağlanır. Demiryolu ağı 21.400.000 km uzunlukta olup, ülkeyi ağ gibi örmüştür. Karayollarının uzunluğu ise 189.000 km’dir. Birçok şehirde hava alanı vardır.
Ülke ekonomisi tarım ve madenciliğe dayalıdır. Daha çok hayvancılık kesimi ağırlıklı bir tarım ekonomisi hakimdir. Başlıca tarım ürünleri buğday, pamuk, şekerpancarı, mısır, tütün, sebze ve meyvedir. Dağlık bölgelerde yarış atları yetiştirilir, tavşan beslenir, arıcılık yapılır. En çok küçükbaş hayvan beslenir.
Kırgızistan’da 1970’li yıllarda çeşitli madenler çıkarılmaya başlanınca maden sektörü büyük hızla gelişti. Makine, otomotiv, gıda, çimento, cam ve konserve fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Akarsu üzerlerinde kurulan hidroelektrik santralleri ekonomiye önemli ölçüde katkıda bulunur. Ülkede 600 civarında sanayi kuruluşu vardır
3.5. Tacikistan
Tacikistan Orta Asya’da yer alan bir devlet. Doğuda Çin, güneyde Afganistan, batı ve kuzeyde Özbekistan ve Kırgızistan’la çevrili Tacikistan toprakları Asya’nın dağlık iç kesimlerinde yer alır.
3.5.1. Ekonomi
Tacikistan ekonomisinde tarım birinci planda yer alır. Başlıca tarım ürünü pamuktur. Pamuk ekiminin büyük bir kısmı sulama ile yapılır. Ayrıca üzüm, susam, buğday, arpa, kavun, sebze yetiştirilir. Hayvancılık da ülke ekonomisinde önemli yer tutar. Küçükbaş hayvan besiciliği ve ipek böcekçiliği yaygın olarak yapılır. Çiçek yetiştiriciliği yaygındır.
Madencilik, hidroelektrik enerji üretimi, petrol çıkarma ve pamuk işleme başlıca sanayi kuruluşlarını meydana getirir. Ayrıca gıda işleme makinaları, kimyevi maddeler ve halıcılık, sanayide önemli yer tutar. Örme eşya üretimi, ipekli kumaş, halıcılık gibi hafif sanayi kollarının yanında güç transformatörleri ve kabloları, tarım aletleri üretimi gibi orta ve ağır sanayi kolları da vardır.
Türkmenistan, güneyinde ise Afganistan yer alır. Amuderya (Ceyhun) ile Siriderya (Seyhun) ırmakları arasında kalan toprakların büyük bölümünü içine alır.
3.6.1. Ekonomi
Özbekistan ekonomisi sanayi ve tarıma dayalıdır. Dünyanın üçüncü pamuk üreticisidir. İpekböcekçiliği yaygın olarak yapılır. Üzümleri meşhurdur. İklimi ve bitki örtüsü sığır ve koyun besiciliğine elverişlidir. Bölgede en çok Karakul koyunları beslenir.
Özbekistan Orta Asya’nın en önemli makine ve ağır donanım üreticisidir. Çıkarılan doğal gaz boru hattı ile komşu cumhuriyetlerine de gönderilir. En önemli hafif sanayi ürünleri pamuklu ve ipekli kumaştır. Aral Gölü kıyısında bulunan Muynak’ta havyar, kurutulmuş, tütsülenmiş ve tuzlanmış balık üretilir.
Özbekistan yeraltı kaynakları bakımından çok zengindir. Navoi eyaletinde bulunan zengin tabii gaz, altın ve uranyum yatakları, bölgenin hızla gelişmesine sebep olmuştur. Bölgede çimento fabrikası, büyük kimya sanayi ve elektrik santrali kurulmuştur. Zarafşan’da ki Muruntau’da bulunan altın madeninden senede 80 tona yakın altın çıkarılmakta olup, bu miktar dünyadaki en büyük altın ocaklarının üretiminden fazladır. Çıkarılan madenler eyalet merkezi Navoi’de işlenmektedir.
Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, Türkiye ile sıkı diplomatik ilişkilere girmiştir. İki ülke arasında ekonomi, ticaret, kredi, turizm ve kültür anlaşmaları imzalanmıştır.
Özbekistan Sovyetler Birliğinin dağılmasında sonra bağımsız kalmasına rağmen herhangi bir ekonomik alt yapısı ve sanayisini yönetebilecek bir yapıya sahip olmadığı için Rusya Ukrayna ve Beyaz Rusya’nın kurdukları Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) üye olmuştur. Ancak kendi ekonomilerini yaratabilmek amacıyla Bretton Woods sistemi içindeki örgütlere üye olmuştur (IMF, Dünya Bankası v.b.). Bu kuruluşların özellikle IMF’nin politikalarını benimsemesine rağmen aynı özelliklere sahip diğer Orta Asya devletlerine nazaran daha uzun zaman dilimine yaymışlardır özelleştirme politikalarını. Ayrıca özelleştirme yapılan kurumlar genellikle hizmet sektörüne ait kurumlar olmuştur. Sanayi kuruluşları ise genel olarak devletin kontrolü altında kalmıştır. Bu sayede işsizlik sorununu diğer devletlere oranla daha az yaşamışlardır. Sanayi kurumlarının özelleştirilmede geri planda kalması dış yatırımları azaltsa da şu anki durumları itibari ile diğer Orta Asya devletlerinden daha iyi bir konumda yer almaktadır (Kazakistan hariç).
Özbekistan, yıllık 80 ton altın üretimiyle dünya sıralamasında üst sıralarda yer almaktadır. Bakır rezervleri 800 milyon ton olarak varsayılmaktadır. Kömür üretimi yıllık 6 milyon tondur.
Özbekistan karasal iklime sahiptir. Bu nedenle ülkenin % 9’u tarıma elverişlidir. Özbekistan’da, pamuk önemli yer tutmaktadır ve ülke dünyanın dördüncü pamuk üreticisidir. Özbekler buğday, meyve, sebze, ipek ve pirinç yetiştirmektedirler. Ekonomik yapı ise tarım ağırlıklıdır.
Nüfusun %30’u tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarımsal üretim kolhozlar, solhozlar, meşhozlar (devlet kuruluşları) aracılığıyla yapılmaktadır.
ÜIke ekonomisinde hayvancılık da önemli yer tutmaktadır. Sığır, koyun, keçi ve kümes hayvanları vardır. Yıllık yün üretimi 1994 verilerine göre 20.000 ton civarındadır. Ve özellikle astragan kürk koyunculuğu büyük önem kazanmıştır ve ihraç edilmektedir. Özbekistan sanayisi daha çok petro-kimya ağırlıklıdır ve yılda 1,5 milyon ton gübre üretmektedir. Ayrıca pamuk üretimine dayalı olarak kimya sanayi de gelişmiştir.1990 yılı verilerine göre: Sanayi % 35, tarım % 34, inşaat % 14, ulaşım %5 ve diğerleri %12’dir.
Hafif sanayi ürünleri ise ipekli ve pamuklu kumaşlardır. Aral gölü kıyısında havyan üretme ve işleme tesisleri bulunmaktadır.
4. ÖRGÜTÜN KURUMSAL YAPISI
Şangay İşbirliği Örgütünün kurumsal yapısı bu organlardan oluşmaktadır: devlet başkanları konseyi, hükümet başkanları konseyi, dışişleri bakanları konseyi, milli koordinatörler konseyi, ŞİÖ genel sekreterliği, bölgesel anti-terör merkezi, daimi temsilciler, bakanlık veya kurum başkanları toplantısı, özel çalışma grupları, iş konseyi, interbank konsorsiyumu ve ŞİÖ forumu. Örgütün en üst karar alma organı olan devlet başkanları konseyi, önemli konularda karar almak ve gerekli talimatları vermek üzere her yıl bir defa toplanmaktadır. Hükümet başkanları konseyi ise, aynı şekilde, örgütün stratejilerini tartışmak, bütçe, ekonomi ve diğer alanlardaki işbirliğine dair önemli sorunlara çözümler üretmek üzere yılda bir defa toplanmaktadır.
Diğer taraftan, örgüte üyelik üç aşamada gerçekleşebilmektedir. Bunlar: diyalog ortağı, gözlemci üye ve tam üye. 2002 yılında yapılan St. Petersburg Zirvesinin ardından örgütün genişleme tartışmaları gündeme gelmeye başlamış olup, üyelerin genişleme konusuna soğuk bakmalarına rağmen, halen gözlemci üye statüsünde bulunan Pakistan, Hindistan, İran ve Moğolistan’ın örgüte dahil edilme ihtimali en yüksek ülkeler olduğunu söyleyebiliriz
5. İŞBİRLİKLERİ
5.1. Güvenlik İşbirliği
ŞİÖ öncelikli olarak üye ülkelerin Orta Asya güvenliği ile ilgili sorunlarına eğilme amacını taşımaktadır; başlıca tehditler olarak terörizm, ayrılıkçılık ve aşırılıkçılığı gösterir. Taşkent’te yapılan ŞİÖ 16-17 Haziran 2004 zirvesinde, Bölgesel Antiterörizm Yapısı (RATS) kuruldu. 21 Nisan 2006’da, ŞİÖ antiterörizm kapsamı altında uluslararası uyuşturucu suçlarıyla mücadele etme planını açıkladı.
ŞİÖ genel sekreteri Grigory Logninov Nisan 2006’da ŞİÖ’nün askeri bir blok olma niyetinin bulunmadığını açıkladı; bununla birlikte “terör, aşırılıkçılık, ayrılıkçılık” tehdidinin artışının kapsamlı bir askeri müdahaleyi zorunlu kıldığını da belirtti. ŞİÖ birkaç defa ortak askeri tatbikat düzenlemiştir. İlki 2003 yılında tatbikatın ilk aşaması Kazakistan’da, ikinci aşaması ise Çin’de gerçekleştirildi. Daha büyük kapsamlı olan Çin-Rus ortak Peace Mission 2005 tatbikatı ise, 19 Ağustos 2005’te ŞİÖ çerçevesi dışında düzenlendi.[8]Tatbikatların başarıyla tamamlanmasının ardından Rus yetkililer bu tür tatbikatlara gelecekte Hindistan’ın da katılacağı ve ŞİÖ’nün askeri bir nitelik kazanacağını dile getirmeye başlamıştır.
2006 ŞİÖ savunma bakanları toplantısında belirlendiği üzere, 2007’de Rusya’nın Ural Dağları yakınlarındaki Chelyabinsk bölgesinde ortak askeri tatbikat düzenlenmiştir. Ekim 2007’de Tacikistan başkenti Duşanbe’de güvenlik, suç ve uyuşturucu trafiği konularında kapsamlı işbirliğine gidilmesi amacıyla ŞİÖ ile Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü arasında bir anlaşma imzalanmıştır.Şanghay İşbirliği Örgütü’nün üye ülkeleri tarafından Ural Dağları’nda “Barış Misyonu2007” adlı ortak askeri tatbikat yapıldı. Örgüt üyesi Rusya’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao ile Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan liderleri tarafından izlenen tatbikata çoğu Rusya ve Çin’den olmak üzere toplam altı bin asker katıldı.
Tatbikatta, yüzlerce savaş uçağı, zırhlı araç ve ağır silahlarla teröristlerin ele geçirmeye çalıştığı enerji kaynakları korundu. Rus yetkililer yaptıkları açıklamada, basından tatbikatın ABD’ye karşı olduğu yolundaki haberlerin gerçeği yansıtmadığını savundular. Putin, Rusya’nın uzun menzilli kıtalararası nükleer bombardıman uçaklarının düzenli devriyelerine yeniden başlayacağını ilan etti.
‘Diğer ülkelerde bunu yapıyor ve başlamaya mecburuz’ diyen Putin, SSCB`nin 26 Aralık 1991’deki resmi lağvedilişinden sonra ABD karşısında ‘Soğuk Savaşı’ tamamen yok etme niyetiyle kıtalararası atom bombası taşıyan `stratejik savaş uçaklarının’ seferlerine son verildiğini hatırlattı (Akşam:18.08.2008)
5.1.1.Bölgesel Anti-Terör Ajansı
Şanghay İşbirliği Örgütü Bölgesel Terörle Mücadele Yönetim Kurulu’nun merkezi Özbekistan’ın başkenti Taşkent’tedir ve Şanghay İşbirliği Örgütünün daimi organıdır.
Başlıca görevleri; Terörle mücadele, bölücülük ve aşırı sorunlarla mücadelede üye devletlerin ve uluslararası kuruluşların yetkili kurumları ile ilişkiler sürdürmek. Küresel sorunlar ve tehditlere etkili yanıt sistemi oluşturmaktır.(bkz:http://www.sectsco.org,erişim tarihi: 02.04.2011)
5.2. Ekonomik İşbirliği
ŞİÖ’ne üye devletler 2003 yılında ekonomik işbirliğini genişletme amacıyla bir çerçeve anlaşması imzalamıştır. Aynı toplantıda Çin Halk Cumhuriyeti başbakanıWen Jiabao, bölgede ticaretin geliştirilmesi için bir an önce tedbirlerin alınmasıyla birlikte, ŞİÖ’de uzun vadede bir serbest ticaret bölgesi oluşturulması hedeflenmesini önerdi. Ardından bir yıl sonra 23 Eylül 2004’te 100 maddelik bir plan imzalanmıştır.
25 Ekim 2005, ŞİÖ Moskova zirvesinde, ŞİÖ’nün ortak enerji projelerine öncelik tanıyacağı açıklanmış, özellikle de petrol ve gaz sektörüyle ve su kaynaklarının ortak kullanımı üzerinde durulacağı belirtilmiştir. Ortak projelerin finansmanı için bir ŞİÖ Interbank’ının kurulması kabul edilmiştir. ŞİÖ Interbank kurumunun ilk toplantısı Şubat 2006’da Pekin’de yapıldı.[11][12]30 Kasım 2006’da, Almatı’da düzenlenen ŞİÖ konferansında Rus Dışişleri bakanı ŞİÖ’nün bir “Enerji Kulübü” kurulması konusunda planlar yaptığını belirtmiştir.[13]. Bu kulüp ihtiyacı Kasım 2007 ŞİÖ zirvesinde yinelenmiş, ancak diğer üyeler tarafından pek ilgi görmedi.
23 Eylül 2003 tarihinde Pekin’de yapılan devlet ve hükümet başkanları toplantısının ana gündem maddesi ekonomik ve siyasi girişimlerin eşgüdümü olmuştur. Toplantı sırasında 2004 yılının bütçesi 3 milyon ABD doları olarak belirlenmiş, ticari ve ekonomik işbirliği ve yatırım ortamının iyileşmesi gibi konular ele alınmış, 2020’ye kadar uzanan uzun vadeli program çerçevesinde ulaşım, iletişim, tarım ve çevre sektörlerinde işbirliğine gidilmesi kararlaştırılmış ve buna ilişkin somut projeler benimsenmiştir.
Toplantıda Çin Halk Cumhuriyeti ve Kırgızistan arasındaki İrkeştam- Torugart yolundaki denetim noktalarına ilişkin alt yapının geliştirilmesi ve Kırgızistan’a İrkeştam-Oş yolunun onarımı için 30 milyon Yuan verilmesi kararlaştırılmıştır.
Eylül 2004 St. Petersburg Zirvesinde ise Devlet ve Hükümet Başkanları Petersburg Yasasını imzalamıştır. Bu yasa BM’nin amaç ve ilkelerine uygun biçimde yapılan bölgesel antlaşmadır. (Reginol Arrangements) Bu yasa ile Şangay İşbirliği Teşkilatı, bölgesel bir uluslararası kuruluş statüsünü kazanmıştır. 24 Eylül 2004 tarihinde Bişkek’te gerçekleştirilen 2. Şangay İşbiliği Teşkilatı Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısında Çin Halk Cumhuriyeti diğer üyelere ‘Şangay Altılısı’ ‘serbest ticaret alanı’ oluşturulmasını önermiştir.
Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı tarafından sunulan öneri Özbekistan ve Kazakistan tarafından olumlu karşılanmıştır. Ancak Rusya Federasyonu bu konuda acele edilmemesini önce diğer sorunların üzerinde durulması gerektiğini vurgulamıştır. ( ör; vergi yasaları gibi). Bu önerinin Çin Halk Cumhuriyeti’nin Pazar payını artırmak için bir girişim olarak algılanmıştır.
1 Haziran 2004 Taşken’te ekonomi ve ticaret bakanları toplanmıştır. Bu toplantıda ‘Merkezi Asya Ortak Pazarının’ oluşturulması konusu ele alınmıştır.
Ortak Pazar oluşturulmasının bölgede yatırım, mal, hizmet ve işgücünün gelişimine katkı sağlayacağı belirtilmiştir. Bakanlar bu toplantıda, Şangay İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeleri ve bu ülkelerdeki iş çevrelerinde bir forumun, bölgesel işbirliği geliştirme fonunun ve bölgesel ekonomik işbirliği web sitesinin oluşturulmasını kararlaştırmışlardır.
17 Haziran 2004 tarihinde yapılan Taşkent Zirvesinde Şangay İşbirliği Teşkilatı Devlet ve Hükümet Başkanları; terörizme karşı sadece cevap vermekle yetinmeyip önleyici nitelikte de girişimler yapılması gerektiğini vurgulamışlardır.
ŞİÖ ortak bir kalkınma bankası kurmayı hedeflemektedir. Çin, Kalkınma Bankası’nın kurulması için 8 milyar dolar yatırım yapmaya hazır olduğunu açıklamış ve 10 milyar dolar fonu olması düşünülen bankanın geri kalan yatırımın diğer üye ülkeler tarafından karşılanması beklenmektedir. Kasım 2010’da Tacikistan başkenti Duşanbe`de yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü hükümet başkanları toplantısında Çin Başbakanı Wen Jiabao, örgüt çapında ülkeler arasındaki mali işbirliğinin bundan böyle daha da geliştirilmesini ve yeni karşılıklı çıkara dayalı projelerin hayata geçirilmesi için bir banka kurulmasını teklif etmiştir. Söz konusu bankanın kurulması Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin çok taraflı yönde geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacaktır (Zaman: 08.12.2010).
5.2.1. Ortak Para Birimi
Şanghay İşbirliği Örgütü, kendisine ortak para birimi arayışını sürdürmektedir. Dolardan yoğun ölçüde zarar gördüklerini belirten Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi ülkeler ilk başta Avrupa Birliği’nin 1999 yılında gerçekleştirdiği yoldan giderek yeni ve ortak bir para birimi kullanacaklar. Kendi aralarında ve birbirleriyle dış ticarette söz konusu yeni birimi kullanacak olan Şanghay İşbirliği Örgütü, böylelikle doların baskısından ve onun değer kazanma yada kaybetmesinden kaynaklanan zararlardan korunacağı düşünülmektedir.Bu konuda Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, ŞİÖ’ nün ortak para birimi olarak Rubley Rubleyi kullanmalarını önermiştir. Eğer bu tasarı gerçekleşirse ki, uluslararası ekonomi uzmanları bunu büyük bir olasılıkla gerçekçi olarak görüyorlar, o zaman Amerikan dolarının Asya kıtasında ki egemenliği büyük darbe yiyecek ve dünyada ki etkisini yavaş yavaş kaybedecektir(Sabah: 08.08.2009)
5.2.2. Orta Asya Devletlerinin Beklentileri
Bugün itibariyle Orta Asya ülkeleri için öncelikli ekonomik-politik hedefleri dört noktada özetlememiz mümkün:
1) Jeokültürel bağlamda devlet bağımsızlıklarını pekiştirerek Sovyetler döneminde maruz kaldıkları kültürel parçalanmışlığın üstesinden gelmek ,
2) jeo-ekonomik bağlamda Orta Asya’da entegrasyon sürecinin oluşturulması ve sonucunda ortak ekonomik alanın tesis edilmesi,
3) Merkezî Asya’da iktisadî gelişim için güvenli ortamın sağlanması,
4) ekonomik-politik bağlamda ise ilgili devletlerin dış dünya ile eşit düzeyde ilişkilerin güçlendirilmesi açısından gerekli koşulların sağlanması.
Şanghay İşbirliği Örgütü, Şanghay Beşlisi’nin devamı gibi gözükmesine karşın misyon, vizyon ve perspektif konseptleri açısından özne itibariyle farklılık arz etmektedir. ŞİÖ üye devletleri örgütün temel hedeflerin tanımlanma sürecinde kendi çıkarlarını göz önünde bulundurmaları da bir gerçektir. Bu bağlamda, Çin Halk Cumhuriyeti kendi etrafında ticarî ilişkileri geliştirebileceği, pazar ve doğal kaynakları temin edebileceği istikrarlı bir havzanın tesis edilmesini, dış güçlerin Sinzyan-Uygur Özerk Bölgesi’ndeki [Doğu Türkistan] gelişmelere desteklerin kesilmesini arzulamakta. Rusya, Merkezî Asya havzasındaki kaybetmeye yüz tuttuğu siyasî-askerî, iktisadî ve kültürel etkinliğini güçlendirmeyi devam edecek açılımların peşinde. Orta Asya ülkelerine gelince, ilgili ülkelerin beklentilerini beş maddede özetlemek mümkündür:
1) Dış yatırımlarını arttırmak,
2) Merkezî Asya’da güvenlik ve istikrarı tesis ederek bütünleşmeye gitmek,
3) bölgesel iktisadî işbirliği derinleştirmek,
4) terörizm, silah kaçakçılığı, dini aşırılıklar ve narkotik ticaretle mücadele konularında işbirliği,
5) ŞİÖ üye devletlerin (özellikle BM Güvenlik Konseyi üyesi Çin ve Rusya’yı) stratejik olanakları çerçevesinde Afganistan’ı problem yumağından istikrarlı bir komşu devlet çizgisine getirmek.
Yukarıda belirtilen hedefler doğrultusunda, üye devletler örgütü daha işlevsel konuma getirmek için kurumsallaşmayı hızlandırmışlar. Nitekim, 17 Haziran 2004 tarihinde gerçekleşen Taşkent Zirvesi’nde “Taşkent Deklarasyonu” imzalanmış, örgütün Daimi Sekretaryası da Pekin’de bulunması karara varılmıştı. Afganistan Başkanı Hamid Karzai ve Moğolistan Dışişleri Bakanı Luvsangiyn Erdençulun’un zirvede “gözlemci” statüyle katılmaları, örgütün yeni açılımlara bir ipucu şeklinde değerlendirmemiz mümkündür.
Taşkent zirvesi, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün artık sadece sınır problemleri çözmekten öte çok katmanlı bir yapıya doğru gittiğini göstermektedir. Çin’in üye ülkelere kredi imkanı sunması, Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerle işbirliğini geliştirmek için siyasi irade gösterilmesi, zirve sonunda liderlerin imzaladığı Taşkent Deklarasyonu ile “Şanghay İşbirliği Örgütü Kalkınma Fonu” ve “Şanghay İşbirliği Örgütü İş Kurulu” oluşturulması fikrinin benimsenmesi, Orta Asya’daki güvenlik ve istikrar için üye ülkelerin ekonomik kalkınmasına vurgu yapılması bu dönüşümün ilk işaretleri olarak sayılabilir. Nitekim, 28 Mayıs 2004’te örgüte üye ülkelerin ekonomi ve ticaret bakanlarının yine Taşkent’te yaptığı toplantıda, güvenlik ve istikrar için önceliğin bölgesel ekonomik ve ticari işbirliğine verilmesi üzerinde duran bakanlar, Özbekistan Devlet Başkanı Kerimov’un daha önce ortaya attığı ‘Orta Asya Ortak Pazarı’ projesini tartıştı. Dünyada yaklaşık 500 milyon kişilik AB ortak pazarı; yaklaşık 900 milyon kişilik Amerikan ortak pazarı Asya ve Büyük Okyanus bölgesindeki 21 ülkeden oluşan yaklaşık 2,6 milyar kişilik ortak Pazar 10’dan fazla Güney Asya ülkelerinden oluşan 500 milyon kişilik ortak pazar örnek gösterilerek, Merkezî Asya’da benzer bir ekonomik birliktelik kurulabileceği fikri geliştirildi. Projenin ilk aşamasında, serbest ticaret bölgelerinin, ardından ortak gümrük birliğinin, daha sonra da yatırım ve işgücünün serbest dolaşabileceği bir ortak pazar oluşturma hedefi de aktüeldir.
Yukarıda verilen bilgiler ışığında şu soru gün yüzüne çıkmaktadır: Şanghay İşbirliği Örgütü yeni bir kutuplaşma çabası olarak telakki edilebilir mi?
İlkin şu hususun altı çizilmesi gerekir: Merkezî Asya havzası jeopolitik manada iç içe geçmiş ve çok-katmanlı bir yapı mahiyetindedir. Öyle ki, bölgedeki olguları incelerken bölge-içi, bölgesel ve global aktörlerin dahilî (intra) ve haricî (inter) ilişkileri göz önümüzde tutmamız gerekir.
Soğuk Savaş sonrası dönemde Orta Asya’da yaşanan ve yukarıda değindiğimiz jeo-politik, jeo-ekonomik ve jeo-kültürel kırılmalar, bölgesel ve küresel güç merkezleri karşısında daha da belirginleşmektedir. Asya bölgesi içinde hassas dengeler ve tarihî köklere dayanan Rusya-Çin rekabeti Orta Asya ülkelerini ABD ile yakınlaşmaya itmektedir. Doksanlı yılların sonunda Rusya’nın desteğini alarak bölgede etkinlik kurmaya çalışan Özbekistan, özellikle 11 Eylül sonrası dönemde ABD’nin askerî ve ekonomik etkisi altına girişi gözlemlenmektedir. Kazakistan, kendi hareket alanı genişletmesi açısından Rusya-Çin dengesine gereksinim duymakta ve bu bağlamda “çok-vektörlülük” prensibi çerçevesinde esnekliği yüksek bir dış politika izlemektedir. Kırgızistan ise hem kıta ölçekli hem de bölgesel güçlerin rekabet konjonktüründe ayakta durmaya çalışmaktadır. Soğuk Savaşın sona ermesiyle bugüne dek iç savaşla yıpranan Tacikistan tüm bölge-içi ve kıtasal unsurların edilgen aktör durumundadır. Böylesine karışık bir yapı üzerinde kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün aktivitesini ve varlığını belirleyen Rusya ve Çin’in atacakları adımlar özellikle önem arz etmektedir. Rusya-Çin ikilisinin iktisadî açıdan gelişme hızlarını arttırmalarıyla eşzamanlı olarak yakınlaşmaya gitmeleri Orta Asya ülkelerini Rusya’ya daha da yakınlaşmasına sevk edecektir.
Şanghay İşbirliği Örgütü’nün küresel alanda belirleyici unsur olarak yerini alabilmesi için sınır güvenlik anlaşmalarının ötesinde ekonomik, politik ve kültürel geçişkenlikleri tamamlayıp Hindistan ve Pakistan gibi Asya-içi denge unsurlarını da içine katması halinde NATO’nun genişleme planlarına karşı bir Asya cephesi oluşturulabilir.
Saint Petersburg zirvesi öncesinde dolaşan haberlere göre Hindistan örgüte katılma isteğini açıklayacaktı. Fakat bu hadise sadece dolaylı yollardan doğrulanabilmiş. Öte yandan Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev örgüt kapısının her devlet için açık olduğunu açıklamasını yapsa da üyelik müzakerelerin başlaması için Nazarbayev’in deyimiyle “örgüt üyeliğine kabul edilenler bir takım şartları ve sorumlulukları da beraberinde kabul etmeleri gerekmektedir…
5.3. Kültürel İşbirliği
Kültürel işbirliği de ŞİÖ çerçevesine dahil edilmiştir. 12 Nisan 2002’de Pekin’de ŞİÖ kültür bakanları buluşması düzenlenmiş, sürekli kültürel işbirliği konusunda ortak bildiri imzalanmıştır. Kültür bakanlarının üçüncü buluşması 27-28 Nisan 2006’da Taşkent’te düzenlenmiştir.[15][16]İlk defa 2005 Astana zirvesi sırasında bir ŞİÖ Sanat Festivali ve bir sergi düzenlendi. Kazakistan aynı zamanda 2008 yılında bir halk dansları festivali düzenlenmesini önermiştir.
Kültürel işbirliği de Şanghay İşbirliği Örgütü faaliyetleri çerçevesine dâhil edilmiştir.12 Nisan 2002’de Pekin’de Şanghay İşbirliği Örgütü Kültür Bakanları buluşması düzenlenmiş, sürekli kültürel işbirliği konusunda ortak bildiri imzalanmıştır. İlk defa 2005 Astana zirvesi sırasında Şanghay İşbirliği Örgütü adına bir sanat festivali ve bir de sergi düzenlenmiştir. Kazakistan aynı zamanda 2008 yılında bir halk dansları festivali düzenlenmesini önermiştir.Örgütün kültürel kapsamda son faaliyeti ise 19 Mart 2011 tarihinde düzenledikleri futbol turnuvasıdır ( Örmeci, 2011).
6. DEĞERLENDİRME
Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan’dan oluşan altı üyeli Şangay İşbirliği Örgütü (Shanghai Cooperation Organization) toplam 30 milyon kilometre kareyi aşan genişlikte bir coğrafyaya ve Dünyanın dörtte birini teşkil eden bir nüfusa sahip bulunmaktadır. Gözlemci üye statüsünde bulunan İran, Pakistan, Hindistan ve Moğolistan’ın da tam üye olmaları halinde, Dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan küresel bir örgüt olması kaçınılmaz görünmektedir.
Başlangıçta, bölgesel güvenliğin sağlanması amacıyla (terör ve sınır uyuşmazlıklarının çözümü) yola çıkan Şangay Beşlisi kısa bir süre sonra daha da ileri giderek ekonomik, siyasi ve askeri işbirliği alanlarını da kapsama almıştır. 2000 yılında Şangay Formu adını benimseyen Örgüt, 2001 yılında Özbekistan’ın da katılımıyla Şangay İşbirliği Örgütü adını alarak geniş bir işbirliği alanında yeni bir uluslararası örgüt olarak kurumsallaşmasını pekiştirmiştir. 11 Eylül’den sonra ABD’nin Afganistan’ı işgal etmesi ve Özbekistan ve Kırgızistan’da askeri üsler kurmasıyla beraber bölgede ağırlığını artırması, ŞİÖ’nün ABD ve NATO karşıtı söylemlerini her geçen gün daha da sert ve açık bir şekilde dillendirmesine sebep olmuş ve çok kutuplu yeni bir dünya düzeninin aktörlerinden biri olma hevesini tahrik etmiştir.
Şüphesiz ABD, Çin ve Rusya’nın artan nüfuzlarına karşı Türkistan Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını koruyabilmeleri Türkiye açısından son derece önemlidir ve bu nedenle Türkiye’nin bölgede dengeleyici bir rol oynaması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Zira Orta Asya Cumhuriyetleri, ŞİÖ içinde, Çin ve Rusya’yı birbirine karşı denge unsuru olarak kullanırken, diğer yandan ABD’ni de Rusya ve Çin’in her ikisine karşı denge unsuru olarak kullanmak istemektedirler. Türkiye’nin de Doğu-batı arasında benzer bir dengeleme politikası uygulaması gayet tabi ki mümkündür. Özellikle son günlerde, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin hasmane bir tutumla, Türkiye’nin AB’ne tam üyelik yollarını kapatma yönündeki yoğun ve etkili çabalarını dikkate aldığımızda, Türkiye’nin alternatif projelere ne kadar ihtiyacı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Netice itibariyle, Orta Asya’da, Çin ve Rusya’nın önderliğinde, terörle mücadeleden ortak enerji yatırım alanlarına kadar çok geniş bir yelpazede işbirliğini geliştiren ve hızla kurumsallaşmasını tamamlayan Şangay İşbirliği Örgütü ile ilişkilerin artırılması Türkiye’nin öncelikleri arasında olmalıdır. Bölge halkları ile derin tarihi, dini ve kültürel bağlarımız bulunması nedeniyle bu ülkeler üzerinde siyasi ve kültürel anlamda etkinlik sağlamamız herhalde zor olmayacaktır. Orta Asya ve Hazar Denizi petrol ve doğalgaz kaynaklarının Dünyaya açılmasında bir enerji koridoru mevkisinde bulunan Ülkemiz, ŞİÖ ile ilişkilerini geliştirmek suretiyle hem bu stratejik konumunu güçlendirecek hem de enerji kaynaklarını çeşitlendirme fırsatını yakalayabilecektir. Ayrıca, jeopolitik konumu itibariyle Doğu-Batı arasında bir köprü niteliği taşıyan Türkiye’nin ABD ve AB ile olan ilişkilerine zarar vermeden ve uygun bir zamanlama ile geleceğin küresel güç odağı olma potansiyeline sahip böylesi bir Örgüte gözlemci veya tam üye olarak katılması, bölgede etkili bir denge politikası uygulamasına da yardımcı olacaktır.