Son 60 yıllık sürede, Dünya ticaret hacmi, Dünya ekonomisinden daha hızlı artış göstermiştir. Söz konusu hızlı artış dış ticareti bazı ülke ekonomilerinin en önemli unsurlarından biri haline getirmiştir. Türkiye de bu ülkelerden biridir. Gerçekten, dış ticaret hacmimizin büyüklüğü GSYH rakamlarımızın yarısını aşar hale gelmiştir. Birkaç yıl önce başlayan ve halen azalarak ta olsa devam eden son mali ve ekonomik kriz döneminde tüm devlet adamlarının ve iktisatçıların dış ticareti kısıtlayıcı yöntemlere başvurulmaması için büyük çaba gösterdikleri hatırlanırsa, konumuzun önemi çok daha iyi anlaşılacaktır. Bu çerçevede, dış ticaret konularının daha etkin bir şekilde irdelenmesi, toplumumuzun tüm ilgili kesimlerinin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Birçok kamu kuruluşunun ve sivil toplum örgütünün bu alanda yoğun çaba gösterdiğini gözlemliyoruz. Biz de bu çabalara küçük de olsa bir katkıda bulunmak için bu web sitesini yaratmaya karar verdik
DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ ve AVRUPA BİRLİĞİ
Dünya Ticareti’nin temel hukuki yapısı DTÖ mal ve hizmet ticareti ve fikri mülkiyet anlaşmaları ile tesis edilmiştir. 160 üye ülke arasındaki ticari ilişkiler bunlara göre şekillenmektedir. Dünya ticaretinde çok önemli payı olan AB’nin diğer ülke ve ülke grupları ile ilişkileri ve hatta AB’nin iç uygulamalarının önemli bir kısmı da bu çerçevededir. Ülkemizin DTÖ üyeliği, AB ile ilişkilerimiz ve Gümrük Birliğimiz göz önünde tutulduğunda, DTÖ ve AB konularının sitemizde önemli bir yer tutmaya namzet olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten, tam üyelik müzakerelerinde söz konusu olan 35 başlıkla ilgili AB müktesebatı ve uygulamalarının yarıya yakını doğrudan DTÖ anlaşmalarında yer alan uluslararası kurallarla ilişkilidir ve DTÖ’nin etki alanı genişledikçe bu husus daha da önem kazanacaktır. Bir başka deyişle, ülkemiz, uluslararası toplumda arzuladığı iktisadi ve ticari hedeflere ulaşmak, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için DTÖ kurallarını bilmek ve içselleştirmek zorundadır.
CARİ AÇIK
Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik durumu ve gelişmeler dikkate alındığında, dış ticaretimizde en temel stratejik hedef, en basit anlatımla, özellikle katma değeri yüksek ürünler başta olmak üzere, mal ve hizmet ihracatımızın arttırılması ve ithalatın da azaltılmasıdır. Bu çerçevede kamu’nun daha çok milli mal kullanımı için özen göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Uluslararası anlaşmalara dayalı kurallar göz önünde tutulduğunda bu konuda yapılabilecekler sınırlı olsa da, en çok cari işlemler fazlası veren ve liberal olarak nitelendirilen bazı ülkelerin, gerektiğinde ekonomilerini korumak için, çeşitli ticari ve mali tedbirlere başvurdukları görülmektedir. AB ve ABD’nin tarım ürünleri politikaları ve teşvikleri ile en fazla ihracat yapan ülke olan Çin’in parasının değerini düşük tutmak için gösterdiği direnç bu alanda başlıca örneklerdir. Aynı şekilde, tüketicilerimizin özel tercihleri ile ithal mallara olan taleplerini belirli bir ölçüde azaltmaları, sanayicilerimizin de yerli ham madde, ara malı ve makine kullanım oranlarını, olanak ölçüsünde, arttırmaları da önem arz etmektedir. Cari açık ve dış borçların yaratabileceği ekonomik, sosyal, iç ve dış siyasi sorunları asgari ölçüye indirmek, iç piyasamızı geliştirmek, istihdamı ve tüm yurttaşlarımızın gelirini arttırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ancak bu şekilde bir bilinçlenme ile mümkün olabilecektir. Bu konularda alınabilecek önlemlerle ilgili düşünce ve önerilerin geniş ve gerçekçi bir tartışmaya açılması yararlı olacaktır.
AMACIMIZ
Dış ticaret alanında faaliyet gösteren kişilerin, kamu ve özel kuruluşlarımız yetkililerinin, sanayicilerimizin, Kobi yöneticilerimizin, hukukçularımızın, üniversite öğretim üyelerimiz, öğrencilerimiz ve araştırmacılarımızın dış ticareti etkileyen mevzuat ve uluslararası anlaşmalara, dış ticarete ilişkin çeşitli alanlardaki bilgi, araştırma ve tecrübelere daha kolay ulaşmalarını sağlamak için çaba göstermek istiyoruz. Ancak olanaklarımız sınırlı olduğundan, dış ticaret konularını arzuladığımız ölçüde kapsayacak bir yayının ortaya çıkmasının zaman içinde katılımcı ve paylaşmacı bir anlayışla mümkün olabileceğini düşünüyoruz.
SAYGILARIMIZLA
İstemi PARMAN
Yeni bir ticaret savaşı : Kore /Japonya
Eksik olan çözümler değil, çözümü üretecek olan akıldır.
»